17 Aralık 2015 Perşembe

Kendine Zaman Ayır: Tavsiye Evi'nde Pilates Yaptık


Mutlulukla ilgili son zamanlarda biliyorum pek bir paylaşım yapamadım. Yılsonunun yaklaşması ve bitişler sanırım içinde daha ziyade hüzün barındırıyor ve bu havalar da üzerine tuz biber ekiyor. 
Ama her zaman dediğimiz gibi ufak mutluluklar yaratmak önemli. Evet pilates yaptık Tavsiye Evi'nde bugün. Asana Yoga ile güzel bir zaman geçirdik. Pilatesin neresi mi mutluluk?

Öncelikle farklı bir atmosferde yeni insanlarla birarada bir paylaşımda bulunuyorsunuz, eski arkadaşlarınızla birlikte spor yapıyorsunuz ve aynı zamanda da kaslarınızı çalıştırıyor ve gevşetiyorsunuz. Hepsini birarada yapmanın ve 1 saat de olsa kendinize ayırdığınız zamanın size katkısı bence büyük oluyor. Kendin için birşey yapmış olmanın dayanılmaz hafifliği. 

Kaçımız rutin işlerimiz ve tüm hayatımızı eline geçiren mesleklerimizden vakit ayırıp da kendimizi 1 saat dinleyebiliyoruz ki? Haksızsam haksızsın deyin veya siz o şanslı insanlardansanız durmayın devam edin:)

Tavsiye Evine ve Asana Yogaya bugünkü paylaşımları ve bu yağmurlu günde farklı bir pratikle spor yapabilmemizi sağladıkları için teşekkür ediyor, bir dahaki etkinliklerde yeniden görüşmek dileğiyle diyorum.


22 Temmuz 2015 Çarşamba

#‎Suruçtakatliamvar‬

Çok uzun zamandır yazamadım bloguma. Sadece buraya değil hiçbir bloguma. Ama en çok da Mutluluk Fabrikama. Sanırım açıklamam gereksiz. Nedeni besbelli. Artık ülkemde beni mutlu edecek pek şey olmuyor malesef. Bir insan bu gördükleri karşısında ne kadar Polyanna olabilir ki!? Her gün yeni bir acı her umudun ardında yeni bir sızıyla güne başlıyoruz bu memlekette.

Malum yaz sezonu, kimisi tatilde, kimisi düğün telaşında, kimisi de bu sıcakta iş peşinde... Kötü olaylar ise hep kapımızın eşiğinde, canlar gidiyor, gencecik bedenler yitiyor ve hayat bazıları için hiçbirşey olmamış gibi devam ederken, bazı aileler artık hiçbir zaman eskisi gibi olamıyor, o yürekler artık bir daha dağlanmıyor. O acıları bizler bilgisayar, TV başında bile bu denli hissederken, ateşin düştüğü yerler cayır cayır yanıyor. Böyle dönemlerde de insan biraz zor yazıyor. Eğlenceli birşeyler paylaşmak zor oluyor. Mutlu günlere, mutlu anlara gölgeler düşüyor.

Bir evlat kolay yetişmiyor, ve siz o gözleri ışıl ışıl bakan, gülüşleri yürekleri ısıtan, o gencecik, umut dolu, barışı asıl inşa edebilecek güce sahip olan o ruhları acımasızca çekip alıyorsunuz bu hayattan. Siz kimsiniz ki bu gücü kendinizde buluyorsunuz, siz kimsiniz ki yaradanı oynuyorsunuz?

Suruç'taki katliamı kınıyor, ölenlerin ailelerine ve tüm milletimize baş sağlığı diliyorum. Başımız sağolsun.

#‎Suruçtakatliamvar‬ 

"İyi değilim! İyi olmayacağım! İyi olmayın!"


16 Nisan 2015 Perşembe

Kuyruktaki Adam ve Damla Etkisi // Ripple - The man in the Queue

Şimdi size kısa bir film izleteceğim. Sadece 5 dakikanızı ayırmanız ve filmi izlemeniz gerekiyor. Oldukça anlamlı olan bu film ödül kazanmış bir yapıt. Bazen upuzun bir film izlersiniz, 2 buçuk saatinizi alır sizden ama sonuçta birşey elde etmezsiniz. Kimi zaman ise 5 dakika yeter size birşeyler anlatmaya ve kendinize gelmenize. 



Hepimiz insanız, ama insanlığın ne demek olduğunu, hangi duygularla aslında  "insan" olduğumuzu anlayacağımızı unutuyoruz. Bu film bize onu hatırlatanlardan.Adı Ripple. Yani damla. Ripple effect diye bilinen şey, damla etkisi. Suya bir taş atarsınız ve halkalar büyüyerek çoğalır. İşte iyilik yapmak da böyle birşey. Siz yapın, yaptıkça çoğalacak ve size geri dönecektir.

Gelin bugünkü insanlık ve mutluluk dozumuzu hep birlikte alalım.

 Filmi Türkçe altyazılı olarak buradan izleyebilirsiniz.

İyi seyirler.



Ödül almış harika bir kısa film! (Mutlaka izlemelisiniz)
Posted by Harbi Lezzet on 26 Mart 2015 Perşembe

15 Nisan 2015 Çarşamba

Bu Koca Kafalı Kızlar çok mu tatlı ne?


Kardeşim bir keresinde "artık bi ben kaldım kaplamadığın" demişti bana. O kadar doğru söyledi ki, kendimi durduramıyorum. Hem dekupaj yapmaya hem de birşeyleri kaplamaya ve yeni şeyler yaratmaya bayılıyorum. Hele yeni keşifler beni daha da heyecanlandırıyor. Bu koca kafalı, nokta gözlü kızlar da yeni keşfim. Aslında epeydir internette resimleri ve maket bebekleri dolaşan bu figürlere bayıldım. Deliler gibi planlar kuruyorum kendileri üzerinde:)) Kendileri Gorjuss ürünüdür.

İlk denemem bu minnoşlarla yeni not defterleri yapmak oldu. Anneler ve kızları ve kızkardeşler temalı bu iki defteri sizin de çok beğeneceğinizi düşünüyorum.

defterlerin ön tarafı

bu da arka tarafları


Yakında farklı konseptlere ait yeni defterlerle Salyangozun Yerinde karşınızda olacağım. Bilmeyenler için söyleyeyim, bloglarla başladığım yolculuğumda bir de Salyangozun Yeri isimli web sitemi kurdum ve ufak çaplı eğlenceli ürünler paylaşıyorum sizlerle. Blogun yanısıra facebook sayfasına ve websitesine de beklerim. Hoşunuza gidecek detaylar bulacağınızdan eminim.

Bana yazın:) mutlu kalın..

9 Nisan 2015 Perşembe

Retro kızkardeş! // Retro Sister!

kardescim ve kırmızı Vespası... 

Mercimek de retrocular kervanına büyük bir adım atmıştı..pek yakışmıştı..maşallah diyelim:))

ancak kırmızı converse'li kızın kırmızı Vespası malesef artık yok, istemeyerek de olsa satmak zorunda kaldı. Eğitim söz konusu olunca akan sular duruyor yapacak birşey yok. Artık Almanya'da daha iyilerini alır inşallah diyor ve Vespasmıza güle güle diyoruz:)

mutlu mu mutlu bol Vespalı yenilikler diliyorum mercimeğime.. sevgiyle,

10 Şubat 2015 Salı

Hayatın 90/10 Sırrını Keşfedin!

Hayatın %10'u , başınıza gelenlerden oluşur.
Hayatın diğer %90'ı ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla gelişir.


Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, çay fincanına çarpıyor ve bir fincan çay gömleğinizin üzerine dökülüyor.Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek:

Lanet ediyorsunuz. Çayı üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz.
Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor.

Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve çay fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor.

Öfkeyle odaya gidiyorsunuz ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz.
Odadan çıktığınızda kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz.

Kızınız servisi kaçırıyor.

Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz.

Geç kaldığınız için, saatte 40 km hız sınırlaması olmasına rağmen saatte 80 km hızla gidiyorsunuz.
15 dakikalık gecikmeden ve hız limitini aştığınız için ödediğiniz 83 milyon trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz.

Kızınız size "Hoşça kal" demeden binaya koşuyor.
İşyerinize 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz.

Gününüz korkunç bir şekilde başladı!
Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz.

Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.

Neden? Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak!

Neden kötü bir gün geçirdiniz?

A) Çay sebep oldu
B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz

Cevap "D" şıkkı.



Çayın dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu.
Sizin gününüzün kötü geçmesine o 5 saniye içindeki davranışlarınız sebep oldu.

90/10 Sırrını keşfedin

Olabilecek ve olması gereken ise şöyleydi.

Üzerinize çay döküldü.
Kızınız ağlamak üzere.

Siz nazikçe
"Tamam tatlım, bir dahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek" diyorsunuz.
Havluyu kaptığınız gibi odaya gidiyorsunuz.

Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra odadan çıkıyorsunuz ve ayni anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz.

Kızınız geri dönüp el sallıyor. Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkıyorsunuz.

5 dakika önce işe geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor.

Farka bakın!

İki farklı senaryo.
İkisi de ayni başladı.
İkisi de farklı bitti.

Neden?

90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır.

Sonuç?

Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve başarısından acı çekmektedir.

Bu sır nedir?

Hayatın %10'u, sizin başınıza gelenlerden oluşur.
Hayatin diğer %90'na ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir.

İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olurlar. Arabalar bozulurlar, uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler.Trafikte bir sürücü canımızı sıkabilir v.s.

Bu %10'luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir. Diğer %90'lık kısım farklıdır.

Bunu siz belirlersiniz.

Nasıl?

Olaylara yaklaşımınızla! Nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak.

Kaynak: EDEBİYAT BAHÇESİ | Çay Keyfinde Hikayeler

2 Şubat 2015 Pazartesi

Sevgililer Günü ayakkabıları // Valentine's Day Shoes

Sevgililer Gününe Özel birkaç eğlenceli ayakkabı önerisi paylaşalım istedim. Malum o gün yaklaştı. Konsept Sevgililer Günü olunca o günün havasına girenlere de hitap edelim derim. Öyle ticari, maddi bir kaygısı olmadan kimsenin, gün bahanesiyle biraraya gelmektir sevgililer günü benim için. İster eşinle, ister arkadaşlarınla istersen ailenle. Herhangi bir güne özgü giyinmek ya da küçük bir detay yakalamak o günün neşelenmesini sağlar bence. Hem kendinizin hem de etrafınızdakilerin eğlenip gülümsemesini sağlar. 

İşte bu ayakkabılar da iyi hissetmenin yollarından biri bana kalırsa. Bir bakın bakalım hangilerini beğeneceksiniz?

Sevgiyle, mutlu kalın.














30 Ocak 2015 Cuma

Naneli Kot:) // Mint Jeans


turkuaz modası..en bi nanelisinden:) bence özellikle dar paça kot pantolonda bu renk harika duruyor...hemen her renkle de uyum sağlıyor..ama en çok lacivert ve mavi tonlarıyla, kahverengi ve somonla da iyi gidiyor..altına da bi topuklu, tamamdır..
alıcam bi tane:)

bunlar da kotunuza uygun kombin önerileri:) enjoy!

bu kota bu scooter olur mu olur:)


bu çanta çok sevimli ve kullanışlı


peki ya bu şahane gözlüğe ne demeli?

evet bu ojeden bende mevcut elbette, pütürcükler ise ayrı güzel


bunlar da diğer alternatifler..

mint modası esmeye devam ediyor. Mutlu kalın, au revoir!





5 Ocak 2015 Pazartesi

Euthymol Diş Macunu- Retro Macun Hem de Pembe!

  


Euthymol diş macunu, retro görünümlü özel tasarım kutusu ve tüpünün yanısıra, pembe rengiyle de bloguma girme hakkını kazanmış bulunuyor:)
Benim İngiltere'den temin ettiğim bu ürünün tek dezavantajı Türkiye'de bulmanızın çok zor olması. Ben şahsen hiç görmedim burada ama internet siteleri üzerinden ya da yurtdışına gittiğinizde kolaylıkla temin edebileceğiniz bir ürün kendisi.
Eskiden, ilkokul dönemlerimizde okullarda diş fırçalama alışkanlığını aşılamak amacıyla diş macunları dağıtılırdı. Genellikle İpana olduğunu hatırlıyorum, ve biz hep önce onların tadına bakardık. 80li yıllarda doğup da okulda dağıtılan diş macununu yalamayan ya da yemeyenler varsa aranızda şimdiden çıksın ortaya derim ben:)) Euthymol de karakteristik özelliği olarak öne çıkan pembe rengiyle çok can alıcı görünüyor ancak sakın yemeye kalkmayın zira tadı çok kuvvetli baştan söyliyeyim.
Johnson&Johnson tarafından yeniden piyasaya sürülen orjinal; florür ve antiseptik içermeyen bu retro görünümlü diş macunu 75 ml.'lik bir tüp içerisinde. Çok yoğun olan macun kullansanız da sanki bir türlü bitmeyecek gibi geliyor. 
Bir de sanki dişlerinizi fırçalarken kuvvetinden ötürü pas sökücü gibi hissedebiliyorsunuz ama sonuç mükemmel oluyor. Hem dişleriniz bembeyaz oluyor hem de ağzınızda güzel bir ferahlık ve temizlik hissi bırakıyor.

Yıllara Meydan Okuyan Diş Macunu




 
1963 yılında Türkiye'ye de gelen diş macunu Milliyet'in 13.03.1963 tarihli gazetesinin 7. sayfasında bu ilanla haber yapılmış. Önemli bir diş macunu olduğundan Türkiye'ye gelmesi de haber niteliğinde yer bulmuş gazetelerde o dönemde. 

İşte Euthymol'un Bazı Reklamları


Dişle ilgili sorunu olan genelde "kadın", çözen ise "erkek doktor" ve reklamların çoğunda "zarif, entellektüel" tipler aydın kişiler göze çarpıyor. Eczacınızdan ya da doktorunuzdan alınmasına yönelik vurgu da hemen her reklamda var gibi.



Kullanılan bu kadın figürünün ise diş macunuyla olan ilgisi pek aşikar değil elbette.


Fesli, zenci bir figürde beyaz dişler ön plana çıkarılarak bu şekilde bir sembol oluşturulmuş..burada çok da etik olmayan bir yaklaşım sezinliyorum ama kötü düşünmemek lazım elbette. Amaçlarını sormak gerek..


Denizci ya da karacı, ne farkeder, diş diştir, macun macun:) İlginç seçimler elbette, ama inanıyorum ki o dönemi yansıtan reklam çalışmaları yapıldığı dönemde yerini bulmuş.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...