30 Eylül 2010 Perşembe

2. Bir EFSANEye Tanıklık Et!!! Mutlu Ol!




İnsanın hayatında bazı anları ölümsüzleştirmesi gerekir... Herkes en azından 1 kez bazı efsanelere yaşarken tanıklık etmeli...

Bugün o günlerden biri... Ozzy Osbourne-müziği için delirmesem de- bir efsane... En önemlisi yaşayan bir efsane... ve öteki boyuta geçmeden önce, kendisini bu akşam Kuruçeşme Arena'da izleme fırsatı bulacağım. Bana göre, hayattayken insanların kıymeti bilinmeli, en azından saygıdan ötürü bir döneme damgasını vurmuş Ozzy'nin konserine gidilmeli...yoksa öldükten sonra bir yerlere getirilip ölümsüzleştirilmeye çalışılmasının hiçbir önemi yok. 

Prince of Darkness ve Godfather of Heavy Metal olarak bilinen Ozzy Osbourne 1948 doğumlu...

Bu zamana kadar birçok önemli konser gördüm... Unutamadıklarım arasında bir numarayı Duran Duran'ın Budapeşte'de 2005 yılında verdiği konser alır... 

zaman zaman efsanelerin sahne performanslarına tanıklık etmek gerekir.

Bugün sahnede OZZY var, evet:))


29 Eylül 2010 Çarşamba

1.-Kendini Şımart! Mutlu Ol!

Bugün acayip yoğundum ofiste... şimdi ise mesai bitimine çok az kaldı...

Aklıma ilk gelen kendimi iyi hissettirecek şey, hemen internette son zamanda epey trendy olan şu internet sitelerinin birinden indirimli ürünlere bakmaktı...

ve yine son zamanlarda sık sık yaptığım gibi, hemen gözüme kestirdiğim ayakkabılardan bir tane sipariş vermekti. Düşündüm, evet, bu beni mutlu edecekti... Hesabını bilip, ipin ucunu kaçırmadan internetten alışveriş yapmak oldukça keyif verici:)

hele de aldığınız ayakkabı bıcır bıcır birşey olursa, içinizi ısıtan desenleri de varsa...:))

bence kendimizi şımartmaya değer:)) evet değer:) Bu da Gretchen'ın "para mutluluk satın alabilir mi?" sorusuna bir cevap..kısmen de olsa alabiliyor, evet. practical bir olay yani, bunu kimse inkar edemez malesef.

Yeni ayakkabılar gelip durdukça elbette ki eskilerden de kurtup yenilere yer açmak lazım, bu da Gretchen'in "dolabını temizle" felsefesiyle örtüşüyor..Ne uğraşıcam tamirle filan, zaten moda sürekli nefes alıp değişim geçiren bir yapıya sahip..Dolayısıyla eskiler çöpeee, yeniler eveee..

28 Eylül 2010 Salı

The Happiness Project ve Mutluluk Fabrikam

Orjinal kapak
Türkiye baskısının kapağı





















Yazın deniz kenarında güneşlenip, soğuk limonatamı yudumlarken okumak için aldığım "Light" kitaplardan biriydi Grtechen Rubin'in The Happiness Project isimli en çok satanlar listesinde yerini alan kitabı. Hakkında hiçbir şey bilmediğim halde, kapağın eğlenceli ritmi beni de kendine çekmişti ve özellikle "bestseller" kitaplara karşı olan temkinli yaklaşımımı kırmayı başarmıştı.

Mavi renk zaten mutluluğu, açıklığı çağrıştırıyordu. Kapaktaki birbirinden renkli görüntüler de cabası. Gretchen Rubin 12 aya yaydığı bir karar çizelgesi oluşturarak, her ay pratikte bu kararları uygulamayı başarmıştı. Amacı ise bu kararlar sayesinde daha da mutlu olmaktı. Nihayetinde de hem bu hedefe ulaştı, hem başkalarının kendi projelerini geliştirmelerine önayak oldu, ilham verdi ve etrafındaki insanları daha da mutlu kıldı.

Bu tip adımlar her zaman olumlu adımlardır. Bir karar vermek hedefe ulaşmada en önemli adımlardan biridir. Ancak hayatınızla ilgili kararlar vermek sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Karar vermenin zorluğu yanında, alınan kararları uygulamanın zorluğu ise tartışılamaz.

Hepimiz kararlar alır, hayatımızı zenginleştirmeye çalışırız. Her birimiz her yeni yıla girerken kendimize sözler vermişizdir, bir deftere, bilgisayarımıza veya öylesine bir kağıda yazıvermişizdir yapılması gerekenleri... Hepsi daha fazla manevi tatmin sağlamak içindir. Hepimiz biliyoruz ki, önümüze koyduğumuz hedeflere ulaştıkça, duygusal olarak güçlenir ve daha mutlu oluruz. Önemli olan ise karar verdikten sonra gerçekten o hedef için gereken neyse yapmak... Elinden gelenin en iyisini yapacaksın ki hedef yerini bulsun.

Geriye dönüp baktığımızda şunları diyebiliriz:

  • tüm hedeflerimi gerçekleştirdim, çok mutluyum...
  • bu yaşıma kadar istediğim hiçbir şey olmadı...
  • en azından denedim...
  • hayatım çok monoton geçti...
  • kendimi mutlu hissetmiyorum, hayatımda hep birşeyler eksik...vb.
Kitap oldukça samimi bir dille yazılmış. Zaten en çekici özelliği de bu. Yazar sizinle herşeyini paylaşıyor. Kendi hayatı neyse size de kendi penceresinden baktırıyor. Oldukça öznel dili olan kitaptaki bireysellik zaman zaman sizi rahatsız edip, "iyi de bunlardan bana ne, bu bana hitap etmiyor ki, benim ne dertlerim var sen nelerden bahsediyorsun" dedirtebilir. Ama unutulmaması gereken, zaten Rubin'in bunu en başta belirterek, aslında bu kitabı ne kadar da kendisi için yazdığı, sonuçta bu kitabın da gerçekte kendisinin mutluluk projesinin bir parçası, bir ürünü ve bir sonucu olduğu...

Mutluluk fabrikam da bu kitabın beni motive etmesiyle ortaya çıkmış bir proje...Bir nevi benim mutluluk projemin bir parçası...Bundan böyle burada her gün, o gün için iyi olan ve beni mutlu edecek ne yaptım, başkalarını nasıl mutlu edebilirim, kendim nasıl daha mutlu olabilirimi, hedeflerim ve onlara ulaşmak için ne yapmalıyım; ne yapıyorum, motivasyonlarım, projelerim, tutkularım, hobilerim, ıvır zıvır... mutluluk fabrikam o gün ne üretirse, bacası tüttüğü sürece sizlerle paylaşacağım...

Mutluluk fabrikası 1, 2... kapıdan girmeyen kalmasııınnnn!!!!!!!!! 


**

Gretchen Rubin'in kitabından örnek metinler için:

http://www.harpercollins.com/browseinside/index.aspx?isbn13=9780061583254
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...