23 Nisan 2014 Çarşamba

ŞİMDİ KENDİ GÖKYÜZÜNÜZDE UÇMA ZAMANI



Rivayet olunur ki; kuşların hükümdarı olan SİMURG (Zümrüd-Anka kuşu), Bilgi ağacının dallarında yaşar ve herşeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlarda Simurg'u bekler dururlarmış.

Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üstünde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi...

İstek,
Aşk,
Marifet,
İstisna,
Vahdet,
Hayret ve
Yokluk vadileri...



Kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler.Yorulanlar ve düşenler olmuş.

"Aşk denizinden geçmişler önce", "Ayrılık vadisinden uçmuşlar". "Hırs ovasını aşıp, kıskançlık Gölüne sapmışlar...Kuşların kimi aşk denizine dalmış, kimi ayrılık vadisinde kopmuş sürüden...Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını özlemiş; Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu "yedinci vadi "yok oluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf dağına vardıklarında geriye sadece 30 kuş kalmış.Sonunda sırrı sözcükler çözmüş:

Farsça Si, "otuz" demekir ve Murg ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca anlamışlar ki; "Simurg- otuz kuş" demekmiş.

30 kuş anlamışlar ki, aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek;

kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça,

her birimiz birer SİMURG olmayı göze almadıkça bataklığımızda,
tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

İnsanın dünyadaki macerası sırasında önce dünyevi varlığından, onu buraya bağlayan maddesellikten soyunup yeniden doğması da küllerinden yeniden doğmasıdır.

KENDİ GÖKYÜZÜNÜZDE UÇMANIZ DİLEĞİYLE…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...