29 Nisan 2014 Salı

DİPSİZ VE DERİN KUYU: BİLİNÇALTI


Bilinçaltı adeta dipsiz bir kuyu... Gördüğünüz, duyduğunuz, bildiğiniz veya hissettiğiniz herşeyin içine umarsıca atıldığı, düşüncelerin, duyguların bir o yana bir bu yana savrulduğu derin bir kuyu.. En azından ben, hep öyle hayal etmişimdir. Bilinçaltınızda her sorunun cevabı vardır. Yeter ki siz emri verin! Emir verene kadar bir girdap içinde savrulan herşey bir anda görev sırasına giren askerler gibi hazır ol vaziyetine geçerler ve komut beklemeye başlarlar. Siz ise nasıl emir verir, nasıl isterseniz ona göre, ona uygun birşey çıkarırsınız dışarıya. Yani iyi düşünürseniz iyi şeyler, kötü düşünürseniz kötü şeyler çıkar gün yüzüne..

  1. Uykuya dalmadan önce bilinçaltına " Sabah altıda kalkacağım" emrini verirseniz sizi tam saatinde uyandıracaktır.
  2. Her gece yatarken kendi kendinize söylediğiniz olumlu ifadeler sağlığınızın ve yaşantınızın kusursuz olması yönünde olsun; bilinçaltınız bu ifadeyi buyruk olarak algılayıp buyruğunuzu yerine getirecektir.
  3. Bir kitap ya da harika bir tiyatro eseri yazmak, fevkalâde bir konuşma yapmak istiyorsanız, bu fikri sevgiyle hissederek bilinçaltınıza iletin; o da size istediğiniz karşılığı verecektir.
  4. Asla "bunu yapamam" ya da "şunun olması imkânsız" gibi sözler söylemeyin. Bilinçaltınız bunu yalın anlamlarıyla alacak ve bu düşüncelerden dolayı yapmak istediğiniz şey için yeteneğiniz olmadığını kabul edecektir.
  5. Size zarar verecek ya da canınızı yakacak şeyler düşünmeyin. Çünkü neye inanırsanız onunla karşılaşacaksınız.
  6. En doğru şekilde düşünüp hissetmeye başlarsanız huzurlu bir zihne sahip olmanız kaçınılmaz olur. Bilinçaltınız, zihninizden geçirip doğru olduğunu iddia ettiğiniz her şeyi kabul edecek ve size bunu yaşatacaktır.
  7. Bilinciniz kapıdaki bekçidir. En önemli işlevi bilinçaltını, yanlış izlenimlerden korumaktır. İyi şeylerin olabileceğini ve şu anda olmakta olduğunu düşünmeyi her zaman tercih edin.

23 Nisan 2014 Çarşamba

ŞİMDİ KENDİ GÖKYÜZÜNÜZDE UÇMA ZAMANI



Rivayet olunur ki; kuşların hükümdarı olan SİMURG (Zümrüd-Anka kuşu), Bilgi ağacının dallarında yaşar ve herşeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlarda Simurg'u bekler dururlarmış.

Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üstünde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi...

İstek,
Aşk,
Marifet,
İstisna,
Vahdet,
Hayret ve
Yokluk vadileri...



Kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler.Yorulanlar ve düşenler olmuş.

"Aşk denizinden geçmişler önce", "Ayrılık vadisinden uçmuşlar". "Hırs ovasını aşıp, kıskançlık Gölüne sapmışlar...Kuşların kimi aşk denizine dalmış, kimi ayrılık vadisinde kopmuş sürüden...Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle...

Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını özlemiş; Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu "yedinci vadi "yok oluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf dağına vardıklarında geriye sadece 30 kuş kalmış.Sonunda sırrı sözcükler çözmüş:

Farsça Si, "otuz" demekir ve Murg ise "kuş"...
Simurg'un yuvasını bulunca anlamışlar ki; "Simurg- otuz kuş" demekmiş.

30 kuş anlamışlar ki, aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek;

kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça,

her birimiz birer SİMURG olmayı göze almadıkça bataklığımızda,
tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

İnsanın dünyadaki macerası sırasında önce dünyevi varlığından, onu buraya bağlayan maddesellikten soyunup yeniden doğması da küllerinden yeniden doğmasıdır.

KENDİ GÖKYÜZÜNÜZDE UÇMANIZ DİLEĞİYLE…

22 Nisan 2014 Salı

Mutluluk Projesi 6- Peçete Dekupaj ve Beyaz Boya ile DIY Projesi

Bu yazım vintage ve DIY sevenlere gelsin:)

Şu aralar çok zamanım olmuyor malesef ama zamanım varken hem yaparken stres attığım hem de sonucunu görünce mutlu olduğum kendin yap projelerinden bahsetmek istiyorum biraz. Aşağıda paylaştığım projeler benim ilk yaptığım ürünlerdendi, ne zamandır paylaşacağım bir türlü fırsatım olmadı.

Bildiğiniz üzere bu tip projeler için internet adeta bir derya... Bu konularla ilgili yayım yapan bir sürü blog mevcut ve hepsinde de çok güzel fikirler bulunyor. Ben de peçete dekupaj yöntemine merak salmıştım bir aralar ve 2 yıl kadar önce işe ilk olarak bu resimdeki ufak vazo ile yanındaki ahşap kutuyu kaplayarak başlamıştım.

Sonra ise resmen kendimi durduramadım, bir dekupaj freak oldum adeta.. taşlar kapladım, rozetler kapladım, magnetler yaptım, banyo için setler kapladım, mumlar, bardak altları, şişeler vs. birsürü şey. Bir yerde durdum zaten eskisi kadar da vaktim yok, ama her parti zamanı elim yine peçete dekupajına gidiyor. Acaip de zevkli birşey.. Denemeyen varsa aranızda, şiddetle tavsiye ediyorum.


Resimde gördüğünüz kutu ve vazonun kaplamasında kullandığım peçeteler Tepe Home 'dan. Gerek Tepe'nin gerekse English Home 'un bu tip işler için mükemmel peçeteleri var. İndirimde görürseniz mutlaka alın derim, bir köşede bulunsun:)

Bu aşağıdaki resimde daha yakından gördüğünüz çerçeve ise eskiden dandik bir kahverengi çerçeveydi.. Onu da sprey beyaz boya ile terasta boyadım ve kuruduktan sonra da düğün organizasyonumda süslemeler için kullandığımız dantellerden kestiğim şeritleri bizim meşhur zımba makinesi (keşfedeni bulunca alnından öpeceğim:)) ile çerçeveye zımbaladım. Böylece sürekli birbirine karışan uzun sallantılı küpelerimi rahatça asabileceğim bir küpeliğim oldu. Hem de komodinin üzerine yanındaki vazo ve ufak lambamla beraber çok yakıştı. Sizce de öyle değil mi?:)


bir başka kendin yap projesinde görüşmek üzere:)

17 Nisan 2014 Perşembe

Valizlerden Dekorasyon



Özellikle Mudo Concept, Tepe Home veya English Home gibi mağazalarda görmeye alışkın olduğumuz bir konsept bu.. Vintage görünümlü valizlerden yeni dekorasyon fikirleri yaratmak. İlk kimin aklına geldi bilmiyorum ama bence oldukça şık duruyor. Ayrıca gidip bir valizi dekorasyon amaçlı kullanmak için almak istemezseniz anlarım, çünkü bu tür mağazalarda bu ürünlerin rakamsal değerleri de pek içaçıcı olmuyor malesef. Ama onun yerine evde zaten var olan, büyükannelerimizden veya ebeveynlerimizden kalma eski valizler varsa onları dönüştürerek de kullanabilirsiniz. 
Zira aynı konsepti ben de düşünüyorum. Anneannemin deposunda 65 yıllık filan deri bir valiz var. Onu kendime ayırdım, bir dahaki Balıkesir seyahatimizde alıp geleceğim ve üzerinde çeşitli uygulamalar yapıp onu yeniden hayata döndüreceğim. Hem bu "kendin yap" projeleriyle eskiyi yeniden diriltiyor, hem son trendleri yakalayabiliyor hem de süper vakit geçirebiliyorsunuz.


Görüldüğü gibi özellikle Amerikan düğünlerinde, vintage kır düğünü konseptleri çok kullanılıyor ve burada da valiz teması kullanılmış. Hoş bir aksesuar olarak düğün mekanındaki yerini almış. 


save image





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...