11 Ekim 2013 Cuma

BABALAR EN ÇOK KIZLARINI SEVER!

  

Bugünün Mutluluk Tüyosu tüm kız çocuklarına ve hala kız çocuğu kalabilen tüm kadınlara gelsin. Bize babamız nerede olursa olsun bize onu hatırlatacak ufak bir kaç paragraf..Ama anlamı çok büyük.. Benden bütün Kral Babalara ve onları çok seven Küçük Kızlarına, Prenseslere gelsin. Bayramda da mutlaka babalarımızı ziyaret edelim olur mu? Her nerede olursa olsun..
Babalar en çok kızlarını sever. Kızlarını koyamazlar yere göğe, kızları da babalarını. Küçük bir kızın kocaman hayal dünyasında tüm kötülüklerin üstesinden gelen yegane güçtür babaları da ondan. Babalarının prensesleridir kız çocukları. Attıkları her kahkaha kıymetli, aldıkları her nefes kutsaldır babaları için.
Hayatı tanımaktan babaları sayesinde korkmaz bu küçük prensesler. Onlar sihirli bir ülkenin en tepesinde pembe şatolarından dünyayı seyreder dururlar. Kafasına atılan ilk dikişlerde 'Anne ' diye ağlamaz kimi kız çocuğu. 'Kurtar beni babacığım' der İşte babalar bu yüzden en çok kızlarını sever.
Kızlar büyüse de , yuvadan ayrılsa da babası hala kahramandır, kraldır. Kötülük dolu dünyada sığınılacak tek gerçek limandır. Kızlar zamanın neşesinde bir yetişkin olma yolunda ilerlerken, babalar da zamanın çilesinde gümüş renkli saçlarla yetişmeye çalışır prensese.
Aradan kaç yıl geçsin, önemli değildir kız için. O'nun babası her zaman kraldır, kahramandır. İşte bu yüzden babalar en çok kızlarını sever. 

8 Ekim 2013 Salı

18- ODANI TOPLA! DÜZENLİ OL! Mutlu ol!


Gretchen Rubin'in "Mutluluk Projesi"ni ilk okuduğumda yazlıkta deniz kenarındaydım. Kumsala uzanmış, dertten tasadan uzak güneşin ve yazın tadını çıkarıyordum. Araştırma kitapları, akademik yayınlar okumaktan bıktığım bir dönemdi ve kafamı rahatlatmak için özellikle kapak sayfasından etkilenip alıvermiştim bu kitabı.

Sayfaları çevirdikçe, "mutlu olmak için bahsettiği konular da ne böyle, çok basit" demiştim." İnsan bu ufak tefek şeyleri zaten hep yapmıyor mu? Bundan bir kitap yazmak biraz tuhaf değil mi?" diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Neden sonra farkettim ki kitabı elimden bırakamıyorum. Sadece plajda uzanırken değil, sabahları erkenden kalkıp hatta gece yatarken de okumaya devam ediyorum.


Küçük pratiklerdir aslında yaşamımızda mutluluğu yakalamamızı sağlayan. Hepsi birbirini tetikler ve o "content", huzurlu ruh hali gelip yerleşir üzerimize.

Bu yazıda değinilecek olan Gretchen'ın söylediği emirlerden "düzenli ol" kavramıdır mesela. Düzenli olmanın aslında hayatımızı da bir şekilde düzene soktuğu gerçeği yadsınamaz. Üzerine düşünüldükçe de mantıklı gelir. Pratikte bir düzen hastaları vardır bir de tembeller elbette. İş güç, çoluk çocuk, evcil hayvan gibi bağlılıklarımız da bizi çevremizi veya evimizi her daim düzenli tutmaktan alıkoyabilir kimi zaman. Ve elbette çok doğaldır bu.


Ben mesela çalışırken, okurken, ya da planlarım konusunda çok düzenli ve detaycı olsam da, bazen biraz da burcumun gereği bazı ev işlerini beklemede bırakabilirim rahatlıkla. Benim için o işlerden ziyade daha önemli şeyler vardır, düşünmek, yazmak, çizmek kimi zaman hayal kurmak:) bazen kıyafetler çıkarıldığı gibi kalır veya kurumuş çamaşırların bir süre daha askıda durmasının sakıncası yok gibi gelir. Günlerdir değiştireceğim çantamı bir türlü boşaltamam ve milyon tane farklı çantamdan diğerine geçemem vs.

Bazen zordur bu pratik şeyleri yapmak nedense. Ruh yorgunluğu, kafa yorgunluğu, bıkkınlık ya da fazla aktiflik gibi şeyler girebilir aranıza düzenle. Ve bu çok normaldir.

Önemli olan bu "evini, odanı düzenli tut" fikrini benimseyebilmek ve mümkün olduğunca hayata geçirebilmektirç Aklınıza her geldiğin de yastıkları düzeltip, evi süpürmek veya dolapları parça parça da olsa toplamak gibi ufak tefek şeyler yaparak başlayabilirsiniz. Mesela çok uzun zamandır kullanmadığınız ve işe yaramayan ıvır zıvırları atıp fazlalıklardan kurtulup daha açık mekanlar elde ettiğinizde ve herşeyi yerli yerinde tuttuğunuzda aradaki farkı göreceksiniz. Yani nasıl daha huzurlu hissettiğinizi.

Ben işe yazlık tişörtlerimin durduğu çekmeceyi yeniden düzenleyerek ve kıyafetlerimi renklere göre kategorize ederek başladım işe. Hepsi aynı anda olmaz tabi ama bu bile çok iyi hissettirdi. Her sabah kıyafetlerimle kavga yaşamadan güzelceee alıp aralardan, diğerlerinin de katlarını bozmadan çekmeceyi kapatmayı başarabiliyorum artık:) ve inanın çekmeceyi her açtığımda daha mutlu oluyorum. Ve aslında ne kadar çok tişörtüm olduğunu ve sevdiğim birkaç parça eşyanın gerilerde kaldığı için hakkını veremediğimi görmüş ve kendilerini değerlendirmeye almış bulunuyorum.

Siz nereden başlamak istersiniz?:)

3 Ekim 2013 Perşembe

Hong Kong'dan Çoraplarım geldiii... Oleyy!


Beni bilen bilir.. Hem çok feci kedi manyağıyımdır hem de çorap.. Ne alakası var demeyin:) çeşit çeşit çorabım olsun isterim, muz çoraplara bayılırım oldum olası. Arayan bulur arkadaşlar:) Hem kediyi hem çorabı birleştirmek istedim, işte sonuç:)

Aşağıdaki çoraplarım Hong Kong'dan.. Ben çok beğenerek aldım sizlerle de paylaşmak istedim:)


bu çorap buradaki ürünlerin arasında en orjinali bence. Zaten nadir bulunması nedeniyle fiyatı da diğerlerine oranla bir tık daha pahalı. Ama şahane değil mi? 
Bir kere iki bacağınızın da üzerine uzanmış iki adet birbirine bakan sevimli kedi var... Şu yatışlara bir bakın:)


Hello Kitty'yi ne kadar sevdiğimi burada tartışmama gerek yok. Her daim ilgimi çeker Hello Kittyli bir ürün. Ama bu çorabın sevimliliğine diyecek birşey bulamıyorum. Bayıldııımm! Hello Kitty ürünü olması açısından içlerinde en tuzlusu bu:) ama değer.


bir de şu tavşan kılıklıya dayanamadım:) kedilerin arasına bir de bunny karıştırdım:) bu kulak ve kuyruk olayını iyi bulmuşlar, çok şık ve seksi duruyor aynı zamanda..


bu da minik kalbi ve çarpı burnuyla çok şeker değil mi? 

hepsini sırayla giyicem:) beğendiniz mi?





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...